Çocukluk idolüm: Matias Emilio Delgado

Bugüne kadar paylaştığım ve paylaşmadığım yazılarımda hep yazılım üzerine yazdım. Bugün ise hayatımın bir diğer parçası olan futbolla ilgili bir blog yazmaya karar verdim. Bunda da açıkçası ne yazsam diye hiç düşünmedim çünkü uzun zamandır onu kendi sözlerimle anlatmak istiyordum. Babadan geçen bir Beşiktaşlılıkla, maçları sadece gol nedir bilerek izlediğim zamanlarda top ne zaman Delgado’nun ayağına gelse ekstra heyecanlanırdım. Benim çocukluk idolüm ve futbolu sevmemdeki en büyük etken kendisi.

Matias Emilio Delgado

Futbola River Plate’in altyapısında başlayan Delgado, 2000’de Chacarita Jrs takımıyla ilk profesyonel imzasını attı. Daha sonra 2003 yılında Basel takımına geçiş yaptı ve asıl ününü burada kazandı. Beşiktaş’a gelmeden bir önceki sene yani 2005’te İsviçre’de yılın futbolcusu seçildi. Delgado Beşiktaş’a imza attığı sezon Diego Lugano (7.5m euro) ve Mateja Kezman’dan (7m euro) sonra 5.5m euro bonservis bedeli ile en pahalı üçüncü oyuncu oldu. Bu paranın bedelini de benim için sonuna kadar ödedi. Delgado istatistiksel olarak bugünlerde bir orta saha oyuncusundan çok fazla göremeyeceğimiz ortalamanın üzerinde gol/asist katkısına sahip bir oyuncuydu. Beşiktaş’ta geçirdiği 4 yılda 116 resmi maçta 27 gol 21 asistlik katkı sundu. Beşiktaş’tan sonra kariyeri; Abu Dabi’de Al-Jazirayla 3 yıl, daha sonra Basel’de 4 yıl oynadıktan sonra 2017’de sonlandı.

Bu kadar istatistik verdikten sonra biraz da onun bendeki etkisinden bahsetmek istiyorum. Aslında istatistik vermemin sebebi bu gol-asist katkısıyla ve oynadığı futbolla underrated kalmış oyunculardan biri olarak görmem. Onu izlemeye başladığım ilk yıllar çocukluk zamanlarımdı. Futboldan oyun olarak anlamadığım dönemlerde benim için dünyada tek oyuncu vardı o da Delgadoydu. Bir çocuğun hayatını etkileyebilecek tarza sahip eşi benzeri çok olmayan bir oyuncuydu. Sokakta top oynarken help Delgado diye bağırırdım. Onun gibi topa vurmaya onun gibi koşmaya çalışıyordum. Sahadaki koşuşu, yürüyüşü, hırsı, o topun arkasına geçtiğinde büyük gözleriyle topa bakıp ardından küçük bir kaleye bakıp vurmaya yönelmesi… Bunlar hâla aynı net bir şekilde gözümde canlanıyor. Benim net olarak hatırladığım ilk şampiyonluğun da mimarlarından bir tanesiydi. Bana futbol ikonu sorulsa kendi sevdamdan dolayı benim için Ronaldo ve Messi’den önce gelir.

Benim için çok özel bir ismi kendi hayatımdaki etkisine dayanarak biraz anı biraz biyografik şekilde yazmaya çalıştım. Bu özel isme ise son sözlerimi aşağıya bırakıyorum :)

Sevdan bir ateş

Oldu bende

Gönlüm bir deli

Coştu sende